1 Şubat 2014 Cumartesi

Böyle işlerden para kazanıyorlar!

Şu iş hayatı ne kadar da eşitsiz, ne kadar da saçma bir yer, bunca yıldır çözemedim gitti. Birileri tabiri caizse eşşek gibi çalışıyor, birileri çalışıyormuş gibi yapıp entrika ile, yalakalık ile kazanıyor; birileri hiç çalışmayarak çalışanların sırtından geçiniyor, mesela kaçak elektrik kullanıyor, kaçak gecekondularda bedava oturuyor. Birileri zaten hırsızlığı alenen yapıyor, birilerinin sermayesi doğuştan var -ki onları bu yazıya hiç dahil etmiyorum bile- birileri dolandırıcı, birileri politikacı... Bunların hepsine bir şey söyleyebilir, hepsiyle ilgili eleştiriler yapabilirim elbette ama, benim asıl canımı sıkan bir grup var ki, onlara toleransım hiç yok!

Kim mi onlar, yapmayıp eleştirenler! O kadar çok ki onlardan, gelin bir bakalım:

              FUTBOL ELEŞTİRMENLERİ

futbol yorumculari


Dünyanın en ciddi işini yapıyormuş edasıyla takım elbise giyip, kravatlarını eksik etmeyen; neden olayın özüne uygun eşofman giymediklerini bir türlü anlayamadığım futbol eleştirmenlerine, onların yaptığı işe son derece sinir oluyorum. Şöyle bir araştırma yaptım, bu yorumcuların bazıları futbolculardan daha çok para kazanıyormuş. Senelik milyon liraları geçen ciddi rakamlar söz konusuymuş.
Hiç izlemediğim için bilmiyorum ama denk geldiğimde gördüğüm kadarıyla bu adamların çoğu futbolcuları yerden yere vuruyor, neden öyle yapmışmış, o top hiç ofsayta atılır mıymış, efendim niye koşamamışmış gibi gibi.. Birileri bana kızabilir ama bu futbol işini sanki Mars'a füze gönderiyormuşcasına abartıyorlar bence. Olayın zaten özü saçmalık iken bir de bu eleştirmenler konuşuyor da konuşuyor yüksek perdeden. Evet neden onlara çok para verildiğini anlıyorum, izleyicileri gaza getirmek onların görevi, daha çok bilet satılsın diye, daha çok reklam alınsın diye bir nevi ateşleyici görevi görüyorlar. İyi de bu kadar yüksek perdeden atıp tutan bu vatandaşlara birisi de çıkıp “konuşacağına kendin oynasana birader!” demiyor. O çok konuşan, ahkam kesen adamlardan çok daha iyi futbol eleştirisi yapan bir sürü boş kişi  yok mu kahvehanelerde? Sokakta bir araştırma yapsanız, çoğunluğun futbol profesörü (!) olduğunu görürsünüz zaten.
İşte benim sinir olduğum konu bu, haksızlık yahu!! 

           SİNEMA-TV ELEŞTİRMENLERİ

sinema elestimenleri


Böyle de bir iş var, düşünebiliyor musunuz! Senarist hayal dünyasını zorlasın, yapımcı kumar gibi kazancı belli olmayan bir filme para yatırsın, set işçileri ağır koşullarda çalışsın, oyuncular bu işin en kazançlı olanları tamam ama, sinema eleştirmeni denilen şahsiyetler, sadece filmi izleyip hakkında konuşarak bütün bu insanların çabasını yerle bir edebiliyor!
Adamların işi film izleyip, şöyle böyle diye eleştiri yapmak. Tamam eleştiri yapmak için de birikim gerekiyor, eğitim gerekiyor anlıyor ve saygı duyuyorum, tamam herkes sinema eleştiremez kabulüm. Benim derdim başka, ne gerek var böyle bir işe?
Bıraksınlar herkes gitsin izlesin filmi, kendi yorumunu kendisi yapsın, bu adamlar niye yönlendiriyorlar insanları.. Cidden işin içinden çıkamıyorum, yapılan bir şeyi eleştirmek için para alan insanları anlayamıyorum.
 Bir de tv eleştirmenleri türedi bolca.. Bir dizi yapılıyor mesela, henüz yeni bir proje, çok satan magazin basınından bir tv-eleştirmeni diziyi yerle yeksan eden bir yazı yazıyor, hoop ratingler dipte! Çünkü insanlar etkileniyor başkalarının düşüncelerinden. Köşesinde eleştiri yapan adam parayı götürürken dizi 3 bölüm sonra yayından kalkıyor, belki de hak etmediği halde. Şimdi nerede bu işte adalet, etik, emek, haklı kazanç, vs. vs.
Kızıyorum elimde değil!

                        GURMELER




Sinir olduğum meslek gruplarından birisi de bu kendilerine gurme ünvanı verilen şahsiyetler. Mutfağa girse belki de yumurta bile kıramayacak kadar beceriksiz olan bu tipler yemeği tadıyor, olmamış diyor.

Kime göre olmamış?  Gurmeye göre olmamış.
Neden olmamış?  Çünkü gurme en iyisini bilir!


Adam, yani gurme şahsiyet gidiyor bir restorana, sofra donatılıyor kendisi için. Her tabaktan bir çatal bir kaşık alıyor, (kalan yemekler ne oluyor acaba?) hmmm bu fena değil, hım hım hım bu olmamış, bunun şekeri çok, bunun karamelize olması lazımdı gibi şeyler söylüyor ve bu yaptığı iş için para alıyor..
Ben de yaparım, siz de yaparsınız, “hım hım hım bu olmamış” demek zor değil ki.. Hayır tamam bu işi yapmak için de bir bilgi gerekiyordur falan da emek yok be usta! Yani yemek dediğin şey makine mi ki "hım hım hım bu karamelize olsun" diyen bir gurmenin eleştirisiyle düzelecek? O anda aşçı belki dalmıştır, banka borcunu düşünürken az karamelize etmiştir soğanları, ne bileyim işte o tencereye tuzu çok koymuştur da bir sonrakinde daha az koymuştur veya o yemeğe konan domatesin genleri bozuktur.

Demem o ki, bir yemeği eleştirince ne oluyor? Yani gurmeler olmasa hayatımızda ne değişecek?


Bu eleştirip aslında hiçbir iş yapmayanlar kategorisine fabrikalara danışmanlık satan, basmakalıp danışmanCILARı (!) da eklemek isterim ki bu konu ayrı bir yazıyı doldurur. Zira çalıştığım fabrikalara danışmanlık hizmeti verip de biz çalışanlardan aldıkları bilgileri satarak saftirik patronlara hava basıp deli gibi para kazananları çok gördüm, bunu da yazarım bir ara..

ASLOLAN REKLAM!


Fark ettiyseniz örneklediğim bu 3 meslekte de aslolan şey reklam. Yani yaşadığımız çağda emeğin değeri yok, reklamın değeri çok!

Bir futbol eleştirmeni bir futbolcuyu yerden yere vurduğunda o futbolcunun parasal değeri görece düşüyor!
Bir sinema eleştirmeni bir filmi övünce o film daha çok satılıyor!
Bir gurme bir restoranı övünce o restorandaki yağda yumurta bile 50 liraya satılabiliyor!

Olay bu işte bana göre.. Yani kendilerine şunun bunun eleştirmeniyim sıfatını verenler, aslında vahşi kapitalizmin çarklarına yağ döken piyon olmanın ötesine geçmedikleri gibi, boş yere kendilerini de bir şey zannediyorlar..

Komedi mi trajedi mi siz karar vereceksiniz bu duruma elbette ama, benim için tek doğru var:

EMEK KUTSALDIR..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder